1 Kasım 2010 Pazartesi

karanlık ve aydınlık yalnızlar hakkında

Ben yalnızlığı insanların tercih ettiği onurlu bişey olarak bilirdim. Meğersem her zaman aynı şey geçerli olmuyormuş. Yalnız olmak her zaman onurlu ve parlak olmuyormuş. Bazen yalnız olmayı hak edebiliyormuş insan.

Hayatımda pek çok yalnız tanıdım ve nerdeyse hiçbiri yaşadığı şeyi kendi öz iradesi, kendi tercihi ile yaşamamıştı benim bildiğim aksine. Hemen hemen hepsinin yaşadığı şey, hayatlarının bir bölümünde yaptıklarının, veyahut hala yapmakta olduklarının doğal sonucuydu.

Oysa ben yalnızlığı tem imtiyazlı ve özel görmüştüm nazarımda. Düşüncelerim sarsılmaya başladı. Pek çok insanla, düzeltiyorum yalnız olduğunu iddia eden insanla konuştum derin derin, bazense çok yüzeysel ve hemen hepsine bir değer biçtim hayatımdan. Üzüntüleri ile üzülüp, sevinçleri ile mutlu oldum, hayatlarını, iyi bir dost olarak dost ettim hayatıma. Bu şahıslara alıştıklarının üzerinde değerler verip, kendilerini anlamlı ve değerli hissettirdim. Bir strateji değildi bu kesinlikle, ben öyle bir insanım ki bana 1 adım atana ben 5 adım atarım, çok şey de beklemem sonrasında ben 10 adım atarım, karşımdakinden sadece 1 adım beklerim, bazen gelir o 1 adım, bazen de gelmez. Kimi bana dengesiz der ama kimse farkına varmaz aslında ben kendi içinde dengede olan ama dünyaya karşı dengesiz bir insanım. Kendilerini yalnız hissettirmemeye çalıştığım bu insanlardan çok şey beklemem, sadece 1 adım, sürekliliği sağmak için ama azizim inan bana lafla peynir gemisi yürümüyor.. Bazı insanlar var ki ne kadar değer verirsen ver, kendinden ne kadar fedakarlık yaparsan yap, asla hak ettiğin saygıyı duyamamıyorsun.

Neden mi? Çünkü aslında bu adamlar kendilerine değer vermezler vurgulamaya çalıştıkları "enaniyetleri" altında.

- Ben buyum,
- ben şuyum,
- benim prensiplerim, benim ideallerim, benim tarzım, benim fikrim bu...

diye bastıran adamdan korkmayı ve uzak durmayı öğrendim ben de artık. Çünkü genelde bu vurgulamalar altında derin bir yalnızlık yatar, yalnızlık yatsa iyi, severim yalnızları bir duruşları olur amma velakin bu insanlar yalnızlıklarını kendi hatalarına, kendi yanlışlarına kalkan ederler. Hep söylerim çok söylerim, yine söylerim. Hayat ayrıntılarda ve paylaşımlarda güzeldir. Hayat bazen karşına başka bir hayat çıkarır ve hadi paylaşın yalnızlıklarınızı der. Bu bahsettiğim, ( hadi karanlık yalnızlar diyelim bu insanlara ) karanlık yalnızlar 25o ışık yılı uzaktır ayrıntılara ve paylaşmalara. Bencildirler, etraflarından, eş dostlarından sürekli ilgi beklerler, eleştirilmeyi kabul edemezler, insanların davranışlarında art niyet, fesatlık ararlar. Çevreden ilgi beklerler ama bekledikleri ilginin yönünün hep istedikleri yönde olmasını arzularlar. Sen ona ilgi göstersen, alakadar olsan, bir şeyler paylaşmaya, sohbet etmeye çalışsan bile istediği, beklediği ilgiyi bulamadıklarından seni kolayca çıkarabilirler hayatlarından, ya da sadece hayatlarının , zamanlarının belli kısımlarına dahil ederler. Sonra da gelir şikayet ederler, beni kimse anlamıyor, dünya bana karşı, kimse beni dinlemiyor, kimse bana değer vermiyor die, uyan arkadaşım uyan dünya , evren sana hiçbir zaman karşı olmaz ta ki sen kendini evrene doğru şekilde anlatmayı başarabilirsen. Aklıma gelmişken bu tür insanlar hayatın bütün negatif kutuplarını üzerlerinde barındırır ve sen genel geçer yargıları hakkında olumsuz bir eleştiri yaptın mı birden bire çok büyürler, olgunlaşırlar, onlar birden 5 yaş büyürken sen dünkü çocuk olursun =) ne de olsa hayatı güzel yanlarını onlara göstermişsindir ve onlar bu yolları çoktan geçmiştir. Eğer sen bir "aydınlık yalnızlıksan" aman dikkat et ışığın fazla gelebilir bu kara adamlara. Seni hiçbir zaman kabullenmezler, değer verirsin ama değer görmezsin onların hayatları ile ilgili küçüvük, minnacık bir ayrıntıya dikkat edersin, onlar bunu hayatlarında fazladan bir yük olarak görür. Mutsuz, eleştiriye tahammül edemeyen, yüzeysel yanları ile yalnızlığa, kendi karanlık yalnızlıklarına mahkum edilirler toplum tarafından. Böyle olduğunu bilmiyordum. Meğersem yalnızlar her zaman haklı olmayabiliyormuş evrende.

Ben mi ?

Ewet ben bir yalnızım, ne renk olduğunu bilmeyen bir yalnızım hem de. Karanlık yanları da olan ama aydınlık, ışıldayan yanları da olan bir yalnızım. Benim yalnızlığım insanlarla değil, benim yalnızlığım hayallerimle, hiçbir zaman gerçek olmayacak hayallerimle yalnızım ben insanlar arasında. Bikaç kez karanlık yalnızlarla karşılaşma talihsizliğini yaşadım, genelde bu süreçte ışığım sömürüldü, karanlığın içine çekildi ama geri kalan, kurtarabildiğim aydınlık fenerimle yoluma devam ettim. Değer verdim hayatıma giren en alakasız insanlara bile.

Sır tutabilir misin ?

Öyleyse sana karanlık yanımı açıklayacağım.

Tek karanlık yanım ne biliyor musun, insanları çok çabuk hayatımdan çıkarabilmem (tmm kabul ediyorumi herkesi hayatımdan çıkarmak bu kadar kolay olmuyor ama ewet büyük oranla, atabiliyorum, fırlatabiliyorum insanları ok yayından nasıl fırlarsa ). Ben insanlara genelde büyük ölçeklerle yaklaşmam, detaylar ayrıntılar üzerinden hayatlarına nüfus etmeye çalışıırm ve yaparım da genelde, ben farketmeden onlar farketmeden hayatlarına dahil olmuş bir ayrıntı kıvamına girerim ve çok da şey beklemem bir ayrıntı olarak, sadece biraz i-ti-na. Beklediklerim gerçekleşmeyince de bi iki olay sonra kapı dışarı ederim hayatımdan. Komik olan ne biliyor musun , farkına bile varmaz kimse =) Birer ayrıntı olarak girdiğim hayatlardan üzerine düşeni yapmış, renklendirmiş, renklendirilmiş üzgün bi ayrıntı olarak çıkar giderim. Silerim, karalarım ve o noktadan sonra kendi içimde bir yalnız ama hala toplumdan bir vatandaş olmaya devam eder, yalnızlığını paylaştığımı düşündüğüm o insanı toplumdan herhangi biriymiş gibi kendi karanlık yalnızlığına iter, baş başa bırakırım.

kötü müyüm ?

ewet kötüyüm biraz..

Ama başta demiştim bazı insanlar yalnız olmayı hak eder diye. Ben herkese bir şans tanırım diğer insanlardan farklı olarak, tüm olumsuz, tüm kabul edilemeyecek yönleri, tüm dışlanmışlıkları, çirkinlikleri, yalanları, pislikleri ile (bu da yalnızlığımın aydınlık tarafı ). Çünkü anca bir yalnız anlar diğer yalnızım halinden, ve bir yalnız diğer yalnızlığında paylaşacak birşet bulamıyorsa, terk edilen iki kat fazla yalnızlık yaşar. Kendini beğenmiş derseniz ama buyrun deyin, doğrudur çünkü insan değer verirse, ancak değer görür. Ben değer veriyorum bazı insanlara ve özellikle hayallerime.. insanlara güven olmaz,insanlar çel akıl ama hayaller öylesine sessiz ve yalnız ki, öylesine hayal ki asla verdiğim değeri boşa çıkarmazlar, gerçek olmasalar bile.. Bu da yalnızlığımın parıldayan yanı.

İyi geceler herkese...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Blogda Ara