29 Kasım 2010 Pazartesi

Garip'e edit

Rüzgar beni mahvetti, lensimi düşürmedi ama gözkapağımın arkasına sıkışıp kalmasına ve saatlerce beni rahatsız etmesine izin verdi.

Saçlarımı saldım ve rüzgarlara siper ettim derse giderken, bu kadar şiddetli eseceğini tahmin etmemiştim. Şapşala çevirdi, sersemleştirdi, sakinleştirdi. Hoooop aldı sağ tarafını bir kırbaç gibi sağ yanağıma vurdu, hooop aldı altlarda kalan bir tutamı sırtıma doğru yapıştırdı, aldı sol tarafından bir tutamı yüzüme bir tokat gibi çarptırdı. Her bir saç teli, birer iğne olup delik deşik etti kafa tasımı, her bir saç telini daha da çekiştirerek uyandırdı bütün sinirlerimi. Hayat ne garip dedirtti bana, hani şefkat göstericektin hani kış değildin rüzgar. Yine esiyor şimdi bu sefer yaprakları boca etti açık duran oda penceresinden. Hayat ne garip, rüzgarda savrulan yapraklar, saçlar falan ...

Tansiyonum mu düştü, ewet ewet düştü çünkü "-düştü" yazarken tam da "ş" harfinin üzerine denk gelen bir kordinasyonda küçük küçük yıldızcıklar yanıp söndü. Sonra etrafa dağıldı seyreldi, söndü. Kalbim koşu bandında koşarcasına pır pır, heyecandan değil anacım tansiyon düşüklüğünden, nerden mi anladım sözcüklerim de ağırlaştı, hayat ağırlaştı, bunları yazarken parmaklarım titremeye başladı ve onlar bile yavaşladı. Ah o lens yok mu ve de o rüzgar hepsi onlardan sebep, gözlerim de ağırlaştı. Gözkapaklarım yerçekimine yeni düştü. Çok da zor bişeyleri yazmaya çalışmak touch pad açıkken. Zaten bu lenovaları sevmezdim. Bu rüzgarı da sevmedim, sarhoş etti, sersemleştirdi beni, Dövdü ..

Uyku ?
Belki de rüzgarın geçmesini beklemek için. Tansiyonumun doğal insancıl değerlere ulaşması için. Uyandığımda derin bir baş ağrısına uyanmak için biraz uyku....

ne dinliyorum : hiçbirşey dinlemiyorum kafamı dinliyorum !

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Blogda Ara