5 Eylül 2010 Pazar

bir kere daha ve son kez anladım ...

Bir gün detaydan, ayrıntıdan, samanlıkta iğne aramaktan karnım çatlayacak...

Hayır, yaşayıp gitsem ya, neden herseyin altında başka bir anlam arıyorum neden beynim bana bu kadar oyun yapıyor ve ben binbir senaryo türetiyorum olası durumlar için, sonra da onlara göre davranmaya çalışıyor, herşeyi elime yüzüme bulaştırıyorum ...

Tam bir karın ağrısıyım, ya bu kadar kolay mı teslim oluyorum kendime. Didik didik, didik didik et hayatı , sonra git "aha, ewet bu, böyle olduğu için, böyle" de bir anlamdan bin bir anlam türet, kız, kırıl, üzül...

Sonra git ufacık bişey, incir çekirdeğini doldurmayacak bir şey bul onunla mutlu ol deli divane. Hadi bu ayrıntılarla mutlu olma meselesi güzel de, ayrıntılardan kırılma, üzülme meselesi de neyin nesi ?

E hani nerde bütüne bakma olayı, yok sen illaki kafana takıcak, inceleyecek birşey arıyorsun ya, git orda kıyıda köşede kalmış bir ayrıntı ile uğraş. Takıl o ayrıntıya, onunla ilgili bişeyler yapılmasını bekle insanlardan, yapılmadıgını, tam zıddının yapılıgını gordugunde uzul, kırıl falan fılan...


Çekilcek dert mi bu ya _?

Bu arada İstanbul'a sonbahar geldi, ne güzel =)
Bir yanım yazı özlüyor bir yanım ise yaşanacak sonbahar günlerine aşık ...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Blogda Ara