20 Aralık 2010 Pazartesi

Kinder Süpriz Yumurta

Farkettim....

Kinder Süpriz'in beni nasıl mutlu ettiğini.


Biz Bulgaristan'da iken çok güzel hayallerim vardı. Her hafta babaannemle pazara giderdik, halk pazarına, pazarda bol miktarda mantar ve patates olurdu ve babaannem genelde tercihini mantardan yana kullanırdı. ( ewet ben o zamanlar da mantar yemiyordum ) . Pazara gitmeden önce tren yolunun karşısına geçmeden çekirdek satan kadından bir külah siyah ayçiçeği alır, banka oturur çekirdek çitlerdik. Doğruyu söylemek gerekirse, babaannem çitler bense bunu nasıl yapıyor diye şaşırır, dener başaramaz, iki üç taneden sonra çekirdekleri bütün bütün ağzıma atıp öyle yerdim. Şimdi çekirdek yemeyi biliyorum ama  kim öğretti ? nerde öğretti ?..hiç hatırlamıyorum. Bir külah siyah çekirdeği  babaannem çitledikten, ben çiğnedikten sonra kalkar pazara giderdik. Babaanenm pazara her gittiğimizde bana Kinder Süpriz yumurta alırdı. Her hafta yalnız bir Kinder Süpriz yumurta... Nasıl heyecanlanırdım nasıl, anlatamam. Her seferinde dayanamaz 2 saniyede yumurtayı yer oyuncağını yapar, eve geldiğimde pişman olur, bir sonraki hafta için sabırsızlanmaya başlardım. Kabul ediyorum Bulgaristan'da iken bir çok kere rüyamda babamın bana bir karton kinder süpriz yumurta getirdiğini, onları yastığımın altında sakladığımı görürdüm. Ve kabul etmem gereken bir şey daha varki, bilmem kaç sabah kalktığımda  o yumurtaları yastığımın altında aradım. Güzel olmaz mıydı ? Sabah uyandığında yastığının yanında bir tane kırmızı gül bulmaktansa yastığının altında bir tane Kinder Süpriz yumurta bulmak. ^_^

Hayatımda Kinder süpriz yumurtanın o kadar anlamlı bir yeri vardı ki, ilk aşkımı onun sayesinde yaşadım. Beni babamın arkadaşı Ahmet Abi'ye aşık eden bana her seferinde Kinder süpriz yumurta getiriyor olmasıydı. Hatta teorilerime göre, Ahmetçiğim, ben büyüyüynce karısını boşayacak ve benimle evlenecekti :)

Bugün derste İlker Hoca  bilmem ne matrislerini anlatırken gözümde canlanan tek şey Kinder Süpriz idi. Zaman zaman markete gider kendime yumurta alır mutlu ederdim zaten ama bugün hissettiğim çok daha farklı bir duyguydu. Eskiden sahip olduğu bütün yumurta oyuncaklar bir bir gözümün önünden geçti. Silyvestre'lar Tom'lar Jerryler... En favorim Yosemita Sam idi. Dersten nasıl çıktım bilmiyorum, markete gittim ve yumurtaları birer birer okşadım . Evet bunu yaptım. !! Dia'ya gidip, yumurta kartonunu alıp sevdim hepsini, teker teker şevkat gösterdim ve seçiverdim bir tane. Yine bir hayal kurdum, babam (!) gelse de bana bir karton yumurta alsa ... Büyümek bu olsa gerekti. İnsan büyüyünce kendi yumurtasını kendi alabiliyordu, kendi ayakları üzerinde durabilmek bu demekti büyük olasılıkla. Ve insan kendi yumurtasını kendi aldığı zaman aşık olacak Ahmet Abisi de olmuyordu. İnsan kendi yumurtasını kendi aldığı zaman aşka olan inancı sarsılıyordu . . Aldım yumurtamı , ne kadar da güzel sığıyordu avucumun içine. 4 parmağımı üzerine yorgan yapıp, başına baş parmağımla dokundum, yumurtanın kabuğunu çatlatmaktan korkarak. ( İçimde bir yandan da yumurtayı sıkıp, ezmek isteği ile..) Tıkır tıkır tıkır, minik hediyem , yumurtanın kabuklarını zorluyor, bana kavuşmak için sabırsızlanıyordu. Salladım avucumda yumurtayı... Yumurtayı avucumda salladım. Avucumda salladım yumurtayı... Salladım.... Yumurtayı.... Avucumda..... Yumurtayı.... Salladım..... Avucumda.... Avucumda.... Salladım.... Yumurtayı....

Büyümek sabretmeyi öğrenmek demekti. Bulgaristan'daki pazarda eline aldığı yumurtayı anında tüketen ben, avucunda sallaya sallaya odaya getirip, tam karşıma koyup, arasıra da elime alıp, kokusunu içine çekmeyi, yarattığı bu inanılmaz aşk ve şevkle blog yazmayı bekleyebilecek kadar büyümüştüm demek ki. Gerçi hala kalbim deli gibi çarpıyor ve nefessiz kalıyorum ama sanırım bunun yaşlılıkla da alakası var. Fakülteden yurda gelene kadar kalp çarpıntısından ve nefessiz kalmakdan, derin derin solumaktan öleceğim zannediyorum. ( bknz: Önce heyecandan sonra yaşlılıktan titriyor, titriyor, titriyor ellerim. Ne olur kızma, genç değilim ki sevgilim ) 


Ama bir yandan da diyorum ki , hayır yaşlılık değil bu, bu mutluluk.Biliyorum çok saçma, çok gereksiz ama şu an o kadar mutluyum ki. Hayatta olmak istediğimi sanırım oluyorum yavaş yavaş, büyüyorum. olgunlaşıyorum ama içimdeki çocuğu hala barındırıyorum. Kimselere göstermemeye çalışıyorum, kızıyorlar ona, dalga geçiyorlar ama o beni o kadar çok mutlu ediyorki, kendimden bile saklıyorum. Sabredebiliyorum artık, yaşayacağım mtluluğun daha uzun ve daha kıymetli olması için Kinder Süprizi avucumda tutup sallaya sallaya odaya getirmem gibi, güzel şeylerin, gerçek mutlulukların, doyumsuz huzurun sabretme ile sahip olunabileciğini biliyorum. Kalbim daha da hızlı çarpıyor, içimdeki çocuk heyecanlanıp yumurtasına, güzel günlerine kavuşmak istiyor ve bedenime dışarı çıkıp ona sahip olmak için olanca gücü ile baskı yapıyor. Böyle zamanlarda gözlerimin deli deli baktığını, daha içten güldüğümü ve  sesimin çocuklaştığını ben de hissediyorum. Onun sayesinde süpriz yumurtama sahip olana, içinden çıkana şaşırana kadar geçen zamanda umutla, ve inançla beklemeyi, heyecanlanmayı unutmuyorum. 

Teşekkür ederim süpriz yumurta, beni olgun kıldığın için. 
Teşekkür ederim süpriz yumurta benç çocuk kıldığın için.
Haammmmmmmmmmmm.....

Soru : Siz de Kinder Süpriz Yumurtayı kafasından yemeye başlayanlardan mısınız ? 




3 yorum:

  1. Manyak mısın kızım :)

    YanıtlaSil
  2. heyy. tek kinder fetişisti benim zannediyordum ilk defa bir yazıyı fena halde kıskandım :(

    YanıtlaSil

Bu Blogda Ara