14 Aralık 2010 Salı

Ben en çok böyle zamanlarda korkuyorum kendimden



Herkes masa lambalarını kapatıp yatıyor, odanın ışığını da kapatıyorlar, işte o zamanlar çok korkuyorum kendimden.

Ya da herkesin yatmasına gerek yok, herkesin meşgul olacak bişeyleri oluyor da benim hiçbir şeyim olmuyor ya, o zaman da korkuyorum


İnsanlara bişeyler anlatmak isteyip de anlatamadığım zaman, beni dinlemedikleri zaman, ya da dinledikleri ama ciddiye almadıkları ya da ciddiye aldıkları ama hemen unuttukları zaman da korkuyorum.

İnsanlarda bir alışkanlık haline geldiğimde korkuyorum, benim için de bir alışkanlık olmalarından, onlara bağlanmaktan korktuğum gibi.

Kar yağdığı zaman kimse bilmiyor ama ben yine çok korkuyorum. Bir delilik yapmaktan, sonra pişman olmaktan.

Bir şarkıyı ilk defa dinleyişimi hatırladığım zamanlarda da korkuyorum. O ilk dinleyişi hatırladığım zamanlardaki   hissettiğim duyguları hatırladığım zamanlarda ise korkum daha da büyüyor. Sonra kafamı camdan dışarı uzatıp, kirli ve tozlu Sabancı havasını teneffüs ediyorum, geçiyor.

Kendimden, saçmalamaya çok yaklaştığım anlarda da çok korkuyorum, sanki saçmalarsam herkes kaçışacakmış gibi. Saçmalamaktan korktuğum gibi kendim olamamaktan da korkuyorum. Kendim olamazsam başkası olmaya çalışacak gibi,

Kendime ihanetten korktuğum gibi korkuyorum insanların birbirlerine yaptıkları ihanetten. Ve silahlarından

Hatta en sevdiğimden, Kadayıf'dan bile korkuyorum. Odanın kapısını her kapattığımda acaba bir daha görebilecek miyim korkusu ile ellerimi yıkamaya gidiyorum. Sonra aynaya bakıyorum içimdeki bu derin sevme güdüsünü, içimdeki bu deli aşkı bir kediye umarsızca verdiğimi görüyorum kendimden de korkuyorum. Sahi insanlara bu kadar az mı itiadım , güvenim ve inancım kaldı ?

Kadayıf gidiyor bazen, iki üç gün gelmiyor, ıslak burnunu öpemiyorum. Hollanda'ya gidince tüylerine gömmeden yüzümü nasıl yaşayacağım diye düşünüyorum, korkuyorum.

Hollanda'ya gitmekten de korkuyorum. Gitmek mesele değil dönüşümde bıraktıklarımı yerli yerinde bulamamaktan, kaybetmekten korkuyorum. Sonra bir hayal kuruyorum geçiyor.

Ben çok böyle zamanlarda korkuyorum kendimden. Poets of Fall bağıra çağıra söylüyor şarkılarını beynimin içinde, ritme eşlik ediyorum sessizce kafamı sallayarak. Bu sefer geçmiyor ben çok sesli ve çok sesli bir korku budalısı bu sefer daha da esiri oluyorum korkularımın. Üzülüyorum....



İyi geceler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Blogda Ara