10 Haziran 2010 Perşembe

Sıradan yaşamak istemiyorum....

Sıradan olmaya, sıradan bir hayat sürmeye, gündelik yaşamaya dayanamıyorum. Sıradan bir hayat içinde kendi gerçek kimliğimi bulamıyorum..


Final haftasındayız... Bütün gün nerdeyse ders çalıştım. Yaptığım tek şey yemek yemek , tuvalete gitmek, ders çalışmaktan ibaretti. Alabildiğine giden bir edilgenlik, dümdüz yaşamak...

Amaaaaa bir dakika, bir ara mutlu olur gibi oldum. Aklıma bir fikir geldi (aslında uzun zamandan olan bir fikirdi bu, zamanında yapmıştım da çok da güzel bir anı olarak kalır ben de ) tüm arkadaşlarıma mail atıp , bizm gece saat tam da bu sıralarda, hatta daha da absürd bir saatte ( 1:47 mesela ) bizim IC'ın arkasındaki havuza girmeyi teklif edicektim ...

Düşünsene bir, kapa gözlerini ve hayal et. Çılgın bir arkadaş grubu 2 kişi, 3 kişi 10 kişi hiç farketmez ama herkesin heyecandan gözlerinin içi parlıyor, kahkahaları cıvıldıyor. Sonra hani o hep biizm deli gibi ders çalıtığımız ( kabul ediyorum , çoğu zaman çalışamadığımız ) yerin arkasındaki havuza (havuz da bildiğin klorlu süs havuzu ) aynı anda hepberaber kıyefetlerle (amaç ümkün olduğu kadar çok ıslanmak, sonrasında üşüyüp, çorba içmeye gitmek daha zevkli oluyor ) atlayıp, balıklar gibi çırıpınmak, halay geçmek, saçmalak....Sonra hiçbişey olmamış gibi tüm ıslaklığımızla Pi'gastro 'ya yayla çorbası içmeye gitmek. Ne müthiş olurdu, düşündüm, düşündüm düşündüm. Böyle bir mail atsam bana olumlu dönecek olan kaç çılgın kişi tanıyorum. Aslında varlar, burnum keskindir kokularını alıyorum ama kimiyle nedense uzağım, kimisi kendini naza çekiyo, kimi ise çoğunluğun sağlanmasını bekliyor... Velhasıl ne havuza girebildim, ne de yayla çorbası içebildim. Sadece ders çalıştım (Pıfff!!!)

Kendimi kaybettim , acaba nerede şu an. Günlük meşgaleler içinde debelenirken yemek tabağının altında sıkıştı kaldı heralde, ya da ne bileyim Yaprak Dökümü'nü izliyorken koltuğun arasına unutmuş olabilirim. Herşeyin gri olduğu , duvardan insanlarla bezenmiş hayatlardan o kadar korkar ki o. Oysa ki o hayal duraklarında köşe kapmaca oynamalı masallarla, rüyalarla..

Nerdesin Kayra, ben Kinyas sana sesleniyorum: Sen de gidersen ne gelir benden geriye. Yas'ım gider, Kin'im kalır.
""""Kayraa hadi gel biraz çıkıp dolanalım.."""

p.s : Hakan Günday'a sonsuz teşekkürler güzel eseri KAYRA & KİNYAS için

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Blogda Ara