26 Ağustos 2010 Perşembe

Mutluluk en güzeli değil midir, sorgusuzca kabul edilenlerin..


Hoşgeldin..


Sebebini, anlamını bilemediğim, bilmek de istemediğim cıvıl cıvıl, fıkır fıkır, kıpır kıpır mutluluk....


İyi ki geldin...


Bir sabah ( bu sabah =) ) uyandım yüzümde aptal bir gülümseme ile. Rüyamda ne mi gördüm _? Üzerime deli gibi yağmur yağıyordu, ben eteklerimi savurup saçlarımı sallıyor ordan oraya koşturuyordum bir sokakta, neden sonra bir kadının kucağında hayatımda gördüğüm en güzel, en şirin erkek çocuğunu gördüm, gülümsedi bana sonra, utandı ve yüzünü annesi olduğunu düşündüğüm kadının bağrına bastı usulca. Ben de gülümsedim, göbeğini okşadım tatlı şeyin, annesine bişeyler söyliyip, yağmurda koşturmaya devam ettim..

Her sabah yollarda staja gitmeye çalıştığım o saatlerde bu sabah rüyalar görüyordum, herhalde ondandır ki , rüyamda da otobüsler geldi geçti önümden, vapurlar kalkış düdüklerini öttürdü. Binmedim hiçbirine, takmadım bile, yüzümde sabah kalktığımda ayna gördüğüm o aptal gülümsenin aynısını edinerek yağmurda saçlarımı ıslata ıslata eteklerimi savura savura, etrafıma su şıçrata sıçrata koştum durdum. Üşümek mi, hayır, üşümedim ki, yağmuru parmak uçlarımda hissettim..damlaların parmaklarımdan avuçlarıma doğru kayıp gitmesine izin verdim ve sonra avuçlarımdan süzülmesine ...


Bu mutluluğu yağmura borçluyum ewet, ewet. Üzerime yağan mutluluk yağmuruydu, huzurun diğer adıydı. Sormadım neden geldin, nerden geldin, kimden geldin diye, sadece kabul ettim yüzümdeki aptal gülümseme ile. Sorgularsam diğer soruları da getirecekti çünkü beraberinde.

mutluluk en güzeli değil midir, sorgusuzca kabul edilenlerin.


Oturuyorum şimdi ve "cherry blossom girl"ü dinliyor, yağmuru hissediyorum bedenimde sonra "to let myself go" ile koşuyorum sonsuzluğa doğru ve " Bir sana bir bana" diyor Babazula ve o küçük güzel erkek çocuk bana gülümsedikten sonra annemsinin bağrına gömüyor kumral saçlarını..


O kadar güzel bir şey ki, koşulsuz, herhangi bir sebebe bağlanmayan mutluluk o kadar güzel ve o kadar bana ait ki.. Diğer mutluluğu da severiz tabi ama onda yok mudur başkalarına pay biçme hikayesi.. "Bugün benim için dolma yapmıştı, çok mutlu oldum" demek güzeldir elbette, ama "Bugün çok mutluyum, neden mi, sebebini bilmiyorum ki _?" diyebilmenin keyfi bir başkadır. Hani nargileyi uzun bi aradan sonra ilk defa içtikten sonra hafif hafif başını döndürür ve sen sarhoşluk ile uyanıklık arasında gidip gelirsin ya, işte öyle teklifsiz bi duygu bu incecik bir çizgi üzerinde yürüyebilen.


Ben gülerim, çok gülerim ama anlar insanlar gülmelerimden mutluluğun, heyecanın hangi aşamasında olduğumu. Böyle sebepsiz mutluluk anlarında, kahkahalarımın daha da cıvıldadığını, gözlerimde çoban yıldızlarını gördüğünü Kayi söyledi bana. Böyle zamanlarda onu daha iyi hissediyorum kalbimde, bnm mutlu olduğumu görünce gülümsüyor o da suretsiz ama şefkatli yüzü ile bana...


.........


Küçük şeylerle mutlu olmak çok güzeldir. Sabah ağaçta açan çiçekleri görünce mutlu olmak, güneş altında ılık rüzgarı hissedebilmek, kedinin patisi ile fareyi yakalamaya çalıştığını izlerken gülümsemek çok daha değerlidir iş yerinden aldığın terfi haberinden. Ama küçük şeylerle mutlu olmaktan daha değerli bir mutluluk varsa o da sebepsiz yere, bir neden olmadan mutlu olabilmek, hayata göz kırpabilmektir. Sahiplenebileceğin en güzel duygudur, sana aittir, satın alınmamıştır ve satılamaz.. Hayatın atar damarından yakalamak, ona sıkıca tutunmak ve hayatla beraber pembe ırmakların olduğu yeşil gökyüzlerinden bulutların üzerinden akıp, çoban yıldızıyla beraber parlayıp, gezegenime varmak ve orda Kayi ile ve tabi sevdiğim insanlarla buluşmaktır bu zamanlarda mutluluk benim için. O yüzden böyle anlarda kendimi evimde hissederim ve içim huzurla dolar. ( bknz: kim bilir belki mutluluk eve dönmektir ) Çok tanıdık ve bir o kadar da özlemle beklenen ev kokusu ile yıkanmaktır. Küçük şeylerden mutlu olabilmek bana 5 çayına gelir o zaman, oturur karşılıklı sohbet eder, biskolata kıtırdatırız karşılıklı. O bana anlatır hayatın ne kadar kısa olduğunu ve insnlardan yakınır, "üzülme," derim "burda yaşa bundan sonra..." Burda mutluluk var, yaşam kısa değil, çünkü gerçek yok, gerçeği bulutların arasında bıraktık, burası Asteks, rüyalar dünyası ...

Ama bilirim gitmesi de gerekir mutluluğun geldiği gibi sebepsizce, kızamam ki ona, küsemem!! çünkü diğer insanlara da değdirmelidir sihirli değneğini. Gider mutluluk geldiği gibi haber vermeden, sebepsizce yerini sebepsiz hüzünlere bırakarak.


O da kabulumüzdür, onu de severiz tüm muğlaklığıyla. Üzülmeyi de severiz... =)


Ama bu yazımızın konusu " MUTLULUK" olsun sadece, "MUTSUZLUĞU DA" başka bir yazıda konuşalım, mutsuz olduğum bir günde..


Şimdi sussun herşey sadece Mutluluk konuşsun, Abidin konuşşsun bir de !!






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Blogda Ara