26 Temmuz 2010 Pazartesi

güneşe sırtını dönen inatçı ayçiçeği


Dönüş yolundayım.....
Ayçiçek tarlalarının arasından geçiyorum.....
düzinelerce, yüzlerce, binlerce ayçiçeği arasından.......
güneş yerini değiştiriyor ve benim cancağızım ayçiçeklerim bedenlerini güneşe göre hizalıyorlar...
Tüm benliklerini teslim ediyorlar güneşin yakıcılığına...
Güneşin görkemine kapılıp, sarhoş oluyorlar güzelliği ile kararıp, kavrulmak pahasına.....
Güneş yakıyor, eziyor, geçiyor, paramparça ediyor güzelim bedenlerini....
Pervane böcekleri misali sevgili uğruna can veriyor binlercesi........
....
Neden sonra bir tanesi, binlercesinden sadece bir tanesi olanca inatçılığı ile güneşe sırtını dönmüş olarak gözüme çarpıyor.....
Saniyenin onda birinde gözüme çarpan bu inatçı ayçiçeği belki de benim hayal dünyamın naif bir oyunu gözlerime yorgunluğumla işbirliği yaparak oynadığı.....
Her ne ise ....
Ama gözümden gitmiyor o ayçiçeğinin mahcup gururu....
sevgiliye olanca biriken hasreti, bir yanda da kaskatı inadı.....
Binlerce ayçiçeğinden sadece bir tanesi güneşe yüzünü dönmemeyi tercih eden....
Güne bakanlar arasında yere bakan olan.....
Binlerce güne bakan arasında tek yere bakan olmanın ağırlığını omuzlarında taşıyan..
Kimbilir ne yaptı da kızdırdı, küstürdü güneş cancağızım ayparçası....
Kızmalı güneşe....
Güneş sinsi....
Güneş acımasız....
Güneş yakar acımadan kendine ölümleri pahasına tutkuyla sadık olan binlerce gündöndüyü....
.... Ama farklı benim ayçiçeğim......
Kurtarmalı onu ve benim hayal iklimimin sularında yeşertmeli...
gölgeliklerinde dinlendirmeliyim....

Kimbilir belki de bir süre yüzlerce sarı laleler arasında tek kırmızı lale olmayı göze alan yadigar lalem ile kavuşturmalıyım........

Ne garip.... uzun zamandan beri kurduğum tek cümle güneşi yüzünü dönen ay çiçekleri yakılası şu dünyayı severlerdi aslında'ydı.. Şimdi ise güneşi sırtını dönen ayçiçeği güneşi severdi aslında 'ya dönüştü =)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Blogda Ara