17 Nisan 2011 Pazar

HÜMEYRA - KÖRDÜĞÜM


uzun zaman oldu değil mi yazmayalı, buraların tozunu toprağını attırmayalı. Ne mi yaptım bu kadar süre içinde şu ana kadar hiç derin bi üzüntü yaşamadım. Demiştim ya hayatımın bundan sonraki kısmına huzur adını verdim diye gerçekten de öyle oldu. Ama kabul ediyorum biraz hain çıktım, az biraz, belki herkes kadar, yazıyı "en" anlarıma ortak bildim. En kederli olduğum, en yalnız olduğum, en sıkılmış hissettiğim, en heyecanlı olduğum demem o ki hayatımın tüm "en" anlarını paylaştım kelimelerle. Şimdi niye burdasın, ne yüzle burdasın diye soracak olursan bana verecek en ufak bi cevabım bile yok. Utanmış, mahçup, kalbi kırık, kirpiklerinde yaş birikintileri taşıyan küçük bir kız nazarında sefkatine sığınmak istiyorum.

Yine oluyor. Ne güzel içimdeki karanlık soru işaretlerinden kurtuldum demiştim. Artık hiçbir düşünce beni rahatsız etmiyordu, herşeyin mantıklı bir açıklaması vardı ve her cümlenin sonu sakinlik sahiline dalgalarla birlikte vuruyor ve zerre kalıntı, kuşku bırakmadan gerisin geriye büyük ummana kavuşuyordu. Üşütmüyordu beni yüzdüğüm sular, boyumu geçen yerde yüzememe alışkanlığım düşüncelerime de vurur benim. Bastığım yeri, üzerinde durduğum zemini görebilmeliyim düşüncelerimde. Sığ ve berrak suların insanıyım. En ufak bir çalkantı da darmadağan olabilir, yarım metre suda boğulabilirim. Eğer kulaç attığım düşünceler ayaklarımın altında sakince duran kumları çekiyor ve suyu karman çorman ediyorsa gideceğim yönü şeçemem hemen oracıkta dibi boylamak olur tek hazin sonum.

Bir rüzgar esiyor şimdi beynimin içinde, yine ve yeniden. Kabul etmek düşer bundan sonra bana takıntılı olduğum konular, daha öncesinde güvensizlik yaşadığım konular dahilinde kuşkucu olmak, tedirgin ve titrek düşüncelere sahip olmak hayat tarzım olmuş benim. En fazla bu kadar kurtulabiliyorum, en fazla bu kadar koruyabiliyorum düşüncelerimi bu acıtan rüzgardan. Kanımın içine karışmış artık, bir konuya taktıysam, aklıma bi kere mimlediysem onu, saçma sapan bi hisle boğduysam düşüncelerimi artık ne sevdiğimin güvenli kolları, sıcak sözleri kurtarabilir beni ne de içindeki bu inanma isteği. Oyalarım en fazla düşünceleri belli bir süre, bir kediyi yün topla oyalar gibi, yorarım uyuturum ama er ya da geç uyanır içimdeki kendi kanımla ve enerjimle beslediğim bu canavar.

O canavar uyandı şimdilerde.. Olmadık zamanlarda, olmadık düşüncelerle yemeye başladı beyin hücrelerimi..Tüm enerjimi, neşemi, isteğimi şevkimi kırıp beni kara zindan hayallere esir ediyor. Komplalar kurduruyor kendince, çok da mantıklı sebep sonuç ilişkileri yaptırıyor şerefsiz. Hemen inanıp gemileri yakabiliyorum. Öyle şeyler fısıldıyor ki kulağıma, öyle vaatlerde bulunuyorki eğer kimseye bahsedersem, anlattığım kişileri de yakmakla, hayatı onlara da zindan etmekle tehdit ediyor beni, en sevdiğimi katıyor işin içine, sesimi çıkaramıyorum.

Ki ben insanlar için bu kadar değersizleşirken, bu kadar kolay gözden çıkarılırken, iyi niyetim bu kadar yanlış anlaşılırken daha da canımı yakıyor şerefsiz. O kadar uzağım ki herkese yerim uzakları aşıyor...

1 yorum:

  1. Asla uzak olmayacak ve o delibozuk esen rüzgarları, kendini siper edip etkisiz hale getirecek biri var. Hiç merak etme sen.

    YanıtlaSil

Bu Blogda Ara