
Ben isterdim ki kurulu bir düzenim olsun, ben isterdim ki hayatımda hiç endişe kaygı olmasın. Gece yattığımda acaba yarın beni ne bekliyor diye düşünmeyeyim, huzurla kapatayım gözlerimi yarınlar için. Ben isterdim ki "güven" bir beden olsun, sarsın uyutsun beni kollarında. Ne isterdim ben biliyor musun ? Acaba'larla yaşamayayım. En ufak bir sarsıntıda kalp çarpıntısından ölmeyeyim. Görünürde bişeyim yok, sadece biraz kansızım öyle diyorlar, susuyorum ve her üzüntü eşiğinde, her heyecan trafiğinde, mutluluk gözyaşında giderek daha hızlı yaşlandığımı hissediyorum. Kalbim daha hızlı çarpıyor ve giderek daha hızlı kavuşuyorum sonsuzluk saniyelerine. Ben isterdim ki hayatta tutunacak, yaslanacak bir dalım, sadece bir dalım olsun. Gördüğüm her güzel şeyi, üzüldüğüm her dandik şeyi, özlediğim her silik anıyı, Kayi'yi, dünümü bugünümü, yarınımı paylaşayım. Kafam bozulduğunda atlayıp arabaya gidebileceğim, yanında ağlayabileceğim bir'im olsun.

Gitmek mi zor kalmak mi bilemiyorum. Ne demiş Can Yücel usta
Şimdi böğrümde uzanmış çırılçıplak bir boz ayı
gitmek mi zor kalmak mı bilemedim sevgilim
kinder sürprizimden tırt oyuncak çıktı yine
onu bunu bilmem bağlanmayacaksın hacı!!
-Can Yücel-
Gidiyorum ben de şimdi, arkamda etrafımda bir çok şey bırakarak, gidiyorum şimdi bir daha hiçbirşeyin eskisi gibi olmayacağını bilerek ve yalnızlığımın kekremsi tadı ile günlerimi bir kez daha yıkayacak olarak. Yalnızlığımı test etmeye gidiyorum, Bembeyaz giyinmişim meğersem, bir daha hiç geri dönmeyecekmiş gibi. Arkama dönüp bakıyorum, herkes kendi hayatının düzenini kurmuş bile. İnsanların hayatlarındaki rolümü tamamlayıp kendi hayatımdaki rolümü bulmak için gidiyorum. Hayatımdaki belirsizlikleri içi boşalmış ve büzülmüş konserveler gibi düğün arabamın arkasından sallandırıp, takur tukur sesleri eşliğinde peşimden sürüyerek gidiyorum. İçi boş, birbirine bağlı ve aynı ritme sahip bir sürü konserve kutusuna şerefe diyorum elindeki herşeyi, yalnızlığını bile bilmem ne diyarlarında kaybedecek biri nazarında.
Şerefe dostlar, bu gece yalnız kalacağım günler şerefine, an be an unutuluşumun şerefine içiyorum.
ne dinliyorum: Bu durumda ne dinleyebilirim ki : Cem Adrian - Bana ne yaptın
Bugün günlerden hiç
benim adım yok
kanatlanıyor içimden binlerce siyah kelebek
savruluyor rüzgarda yaprak gibi
kalbim
uzaklarda bi yerde
kalbim kayıp
sessiz
yorgun
ağır
gözkapaklarım kapanıyor yine
yinekaranlığa dokunabiliyor sanki ellerim
yıkık
dökük
bu şehrin duvarları birer birer üstüme yıkılıyor yine
sadece sesler duyuyorum
yine ayak sesleri uzaklardan
kuş sürüleri terk ederken bu şehri
ardında yoksul ve kimsesiz çocuk gibi bırakıyor yine
susuyorum
yine sessizlik keskin
ve sonbahar sinsice yaklaşarak peşimde köpek gibi bir yalnızlığı üstüme sürüklüyor yine
bekliyorum yine beklemek keskin
sözler hep yalan
yeminleri unut
bir veda bir sebepsiz tokat gibi çarpıyor yine
buradan gitmem gerek
yüzüme
şarkılar yalan
duyduklarını unut
bir hikaye rüzgarın ellerinde savruluyor yine
her şeyi unutmam gerek
yine
kestim
akıttım
damarlarımdaki kanımda akan o kirli siyah yalanları
acımıyor bileklerim olmadı
acımıyor hiç
sildim
çıkardım yüzümden kazıdım yüzüme çizdiğin o siyah derin yazgıları
acımıyor ellerim avuçlarım
olmadı
acıtmıyor hiçbir şey
kustum
tükürdüm
içimde senden kalan o keskin o acıtan hatıraları
acımıyor tenim acımıyor
olmadı dokunduğun yerler
söktün defalarca diktim
o küçük ellerinle açtığın ve sızlayan bütün yaralarımı
acımıyor artık kalbim
olmadı
kalbim
bana ne yaptın
ne yaptın
ne yaptın
ne yaptın çocuk
sadece sessizce durdum ve öylece izledim bir meleğin ellerindeki ellerimin izlerini
niye yaptın
niye yaptın
niye yaptın ah çocuk
sadece sessizce durdum ve öylece izledim bir meleğin ellerindeki kaderimin sökülüşünü
bana ne yaptın
ne yaptın
ne yaptın
ne yaptın çocuk
sadece sessizce durup öylece izlemek istedim bir meleğin ellerindeki kalbimi.
Niye yaptın
niye yaptın
niye yaptın ah çocuk
sadece öylece durup sessizce izlemeyi istedim
sadece bir meleği sevmeyi
göremiyorum
duyamıyorum
artık dokunamıyorum çocuk
hep bir şey eksik gibi
ve hep bir şey yarım
ve hep bir şey yok artık sanki
anlatamıyorum
anlatamıyorum
artık
ağlayamıyorum çocuk
ne bir ışık var nede bir şarkı artık sokaklarında bu kaybetmiş şehrin
inanmıyorum
inanmıyorum artık
inanamıyorum çocuk
ne bir isim var duvarlarında ah
ne de okunabilen bir cümle
bilmiyorum
bilmiyorum
artık sevemiyorum çocuk
sadece sessizce durdum ve öylece izledim bir meleğin ellerindeki ölümümü
ne yağmur ne kar ne yüzüme vuran rüzgar
canımı yakan acıtan sonbahar daha dinmedi çocuk
öyle beyaz ve öyle seni silmedi çocuk öyle maviydiki
alev alev yanan kirpiklerinden saçılan kıvılcımlarınla başlayan bu yangın
daha sönmedi çocuk öyle güzeldiki ve öyle
sönemedi çocuk öyle masum ama
bu viran şehirde bu viran hikaye henüz bitmedi
bitmedi bitmedi bitmedi çocuk
öyle yanlış öyle bitemedi çocuk
öyle yanlışki ve öyle
bu aciz şarkılar bu aciz dualar seni geri getirmedi getirmedi getirmedi çocuk
öyle çocuk dönmedin çocuk
bana ne yaptın
ne yaptın
ne yaptın
ne yaptın çocuk
tüm maviler kirli şimdi ve tüm beyazlar utanç içinde ve sadece uyumak
niye yaptın niye yaptın niye yaptın ah çocuk
uyumak istiyorum
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder