"... Hiçbirşeyim yok akıp giden sokaktan başka..."
Ne kadar doğru demiş Cemal Süreyya, hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka, ne uğruna ölebileceğim bir fikir, ne gözümü kapatıp kendimi akışına bırakabileceğim duygu. Hiçbir şey ya bildiğin hiçbir şey. Bayılırım hava soğukken dışarı çıkıp kulağımda muzik ile göl yürüyüşlerine çıkmaya veyahut amfinin insanın sırt kemiklerini delen tahtalarına boylu boyunca uzanıp yıldızları seyretmeye. Ama olmuyor, sardım sarmaladım kendimi gri montumun içine, attım kendimi dışarıya. Kulağımda ıpod'da, son ses en sevdiğim şarkılar. Kapadım gözlerimi ve bıraktım kendimi amfi tiyatronun aşağı inen yokuşundan. Ne çok şeye tanık oldu o yokuş, ne çok acı, ne çok mutluluk ama hiç bu kadar yokluğa, hiçliğe şahit olmamıştı. Öyle bir yerindeyim ki hayatın, sürüklenip gidiyorum. Elde etmek istediğim şeyler var, ama o şeyleri elde edebileceğime dair inancım yok, yeni bir duygu var ama bir gün o duygunun gerçek olabilirliğine karşı inancım yok. Hiçbir şeyim yok ya, akıp giden sokaktan başka. Öyle bir yerindeyim ki hayatın, birşeye tam inanacağım noktadayken gelen tek bir ters ya da dur dur ters olmasına da gerek yok, sadece bir tane düşüncesiz, tepkisiz hareketle çil yawrusu gibi dağılıyor tüm güzel düşünceler havada dağılan sigara dumanı gibi. Öyle bir dumana inanıyorum ki aslında, öyle bir dumanı yaşatmaya çalışıyorum ki hayatı pause tuşuna alıp herşeyi o andaki yerinde muhafaza etmek istercesine, dumanın kıvrımlarına dokunmak istercesine. Aslında olmayan şeyleri, insanların aslında bana göstermediği sevgiyi, değeri görüyormuşçasına yaşamak çok acı. Sizofrence, saplantısal. Nice kadınlar sevdim aslında yoktular demiş ya Atilla İlhan öyle. Nice şeylere inandım aslında yoktular. Dedim ya hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka

Benim mi ? Benim hiçbirşeyim yokki akıp giden sokaktan başka. Amfiler, Ybf çatıları, salıncaklar, ördekler, dost sohbetleri tüm anılarım o kadar terketti ki beni, üzerinde oturabileceğim bir geçmişim yokki üzerine bir gelecek inşa edebileyim.
Çok yorgunum, anlaşılamamaktan, kendimi anlatamamaktan, anlaşıldığımı sanmaktan, anlaşılıp satılmaktan o kadar yorgunum ki güzel bi gelecek için savaşabilecek bir Güliz yok, Bu Güliz o kadar kırgın ki kimsenin geçmiş acıları ile yüzleşecek, başa çıkabilecek, savaşabilecek gücü yok. Bu Güliz o kadar küskün ki içinde yeşeren güzel bir duyguyu belki de en güzel duyguyu en ufak bir negatif hareketle en derinlere gömmeye, üzerini sayfalarca yazı ile örtmeye bile katlanabilir.
Gülmek mi ? Zorunda değilim zorlamayın beni.
Ne dinliyorum : Damien Rica - Cold Water
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder